Anasayfa » Çevre » DANIŞTAY “DUR” DEDİ!!

DANIŞTAY “DUR” DEDİ!!

Muğla Yatağan’a bağlı Hacıbayramlar mevkiinde Yatağan Termik Enerji Üretim A.Ş. tarafından yapılması planlanan “yeraltı kömür işletmesi” için, Turgut Mahallesi’nden Tayyibe Demirel’in açtığı ve avukatlığını Muğla Çevre Platformu’nun gönüllü avukatlarından Bora Sarıca’nın yaptığı davaya Danıştay son noktayı koyarak “kömür işletmesi açılmasına“dur” dedi.

ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR KARARINA DAVA AÇTI

Yatağan’a bağlı Turgut mahallesi yakınlarındaki Hacıbayramlar mevkiinde Yatağan Termik Enerji Üretim A.Ş. tarafından yapılması planlanan “yeraltı kömür işletmesi” projesine Muğla Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nce verilen “ÇED Gerekli Değildir” kararına karşı bölgede zeytinlikleri olan Turgut Mahallesinden Tayyibe Demirel tarafından dava açılmıştı.

KARAR KÖMÜR İŞLETMELERİNİN İLERLEMESİNE BARİYER OLDU

Davanın avukatı ve Muğla Çevre Platformu üyesi gönüllü avukatı Bora Sarıca Danıştay’ın kararını şu sözlerle yorumladı “Yatağan termik santral mücadelesinin 30 yıllık bir geçmişi var. Buradaki termik santral ve kömür işletmeleri Yatağan ve etrafını adeta kuruttu. Yatağan zeytini, tarımı ve tarihi ile anılması gereken bir yer iken, şimdi termik santralin yıkıcı etkilerine karşı ayakta tutunmaya çalışıyor. Danıştayın bu karı kömür işletmelerinin pervasızca ilerlemesine bariyer koydu. Bu karar sonrası termik santral şirketi yeni kömür sahaları için ÇED olumlu kararı almak zorunda kalacak. Zaten bu dava açıldığında dava devam ederken ÇED sürecine başlamışlardı. Danıştay, bilirkişi keşfi yapılmalı diye yerel mahkeme kararını bozunca ÇED sürecini ilerletmediler. Bu son karardan sonra tekrar ÇED süreci başlatıp, olumlu karar almaya çalışacaklar. Ancak bu dava için verilen bilirkişi raporu ve ona yapılan itirazlar üzerine hazırlanan ek bilirkişi raporları çok sağlam. Bu nedenle ÇED olumlu kararı almalarının zor olduğunu düşünüyorum”.

BİLİRKİŞİ RAPORU “ÇOK GÜÇLÜ”

Avukat Bora Sarıca özetle “Bilirkişi raporunda kömür işletmesi yapılmak istenen alanın “mutlak tarım alanı” olarak belirtildiği, tarım dışı kullanımın uygun olmadığının altını çizilerek, “Tarım ve sulama alanı içerisinde kalan dava konusu proje alanının, bu haliyle hassas nitelikte bir alanda yer alması, şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırı olacağı değerlendirilmesinde bulundu”. Bilirkişi raporu projenin tarım alanlarına etkilerine ilişkin değerlendirmede, Toprakların yapay olarak oluşturulmayacağı, toprağın kendi yasa ve kuralları içinde şekillenerek ortaya çıkacağına vurgu yaptı. Bilirkişiler kömür işletmesi yapılmak istenen arazinin doğu, batı, kuzey ve güney yönlerinde ve çok yakın mesafede çok sayıda zeytin bahçelerinin bulunduğu ifade edilerek, bu durumun zeytincilik yasasına da aykırı olduğu sonucuna varmışlardı. “ dedi.

“YERALTI SULARI KİRLENECEK”

Projenin, Türkiye’nin de taraf olduğu Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesine aykırı olduğu saptamasında da bulunulurken, projenin su kaynaklarına olan etkisinin tartışıldığı rapor bölümünde şu çarpıcı tespitlerde bulunuldu; “Dava konusu kapalı kömür işletmesinde gerçekleşecek su atımı sonucunda yeraltı suyu seviyesi azalarak tarımsal ve yaşamsal faaliyetlere zarar verecek, proje sahası ve çevresindeki yüzeysel kuyular kuruyacak, Yatağan çayındaki su kalitesi kötüleşecektir.”

“KAYALAR RADYOAKTİF ELEMENTLER İÇERİYOR”

Bilirkişi raporunun Jeolojik açısından yapılan değerlendirmelerde ise Yatağan Havzasındaki kömürlü tortul kayalar ile yan kayaların metal ve radyoaktif elementler içerdiğinin altı çizildi. Havzadaki yer altı su kaynaklarından alınan su örneklerinin ve kömürlü tortul ve yan kaya örneklerinin laboratuvar analizlerinin dahi yapılmadığına dikkat çekilen raporda, yeraltı kapalı işletme sürecinde çıkarılacak kömür ve pasa malzemenin depo sahası zeminin yalıtımı konusunda da bilgi verilmediğinin altı çizilmişti. Bilirkişi raporunda sonuç olarak net bir şekilde “ÇED gerekli değildir” kararının uygun olmadığı kanaatine varıldı.

MUÇEP: YENİ KÖMÜR HAVZALARI AÇILMASINA DA KARŞIYIZ

Danıştay kararı ile ilgili Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) yazılı açıklama yaparak, “30 yılı aşkındır süren, nefes alınabilir Yatağan için, mevcut termik santrale karşı yapılan mücadelelerde birçok hukuki kazanıma karşın, Anayasa’ya ve yasalara aykırı bir şekilde işletilmeye devam edilen santralin, çevre mevzuatını, doğal yaşamı ve insan sağlığını hiçe sayar hali bir kez daha mahkemece hüküm altına alınmıştır” denildi.

Santralin yaşam alanlarını ve doğayı daha fazla zehirlemesini kabul etmedikleri dile getirilen açıklamada, “Bu hususta santrale can suyu denilebilecek nitelikte yeni kömür havzaları açılmasına da karşıyız. Mahkeme kararı ve dosya kapsamındaki bilirkişi raporu bir kez daha doğanın alarm verdiğini, artık termik santral ile onu besleyen kömür madenciliğine son vermemiz gerektiğini vurgulamaktadır. Bizler MUÇEP olarak başta Yatağan Termik santrali olmak üzere tüm yurttaki fosil yakıt kaynaklı enerji üretiminin tarihin raflarına kaldırılması gerektiğini bir kez daha dile getirmek istiyoruz” ifadelerine yer verildi.

Ek alanı
Paylaş