Anasayfa » Çevre » “BÜTÜN DOĞAL ALANLARIMIZI, KOYLARIMIZI, HAYALLERİMİZİ BETONA BOĞDUK”
Cevat Kalfa, Mustafa Demiröz, Arif Yılmaz

“BÜTÜN DOĞAL ALANLARIMIZI, KOYLARIMIZI, HAYALLERİMİZİ BETONA BOĞDUK”

Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun (ÖYK) Resmi Gazete’de yayımlanan, Bodrum‘da Maliye Hazinesi’ne ait 9 taşınmazla ilgili özelleştirme ve imar planı kararına meslek odaları temsilcileri  ” Bodrum‘a bir yatırım yapılacaksa bunun yeni üst yapılar yerine altyapılar için olması gerekir” diyerek tepki gösterdi. 

Resmi Gazete’de Muğla-Datça, Bodrum, Antalya-Aksu, İzmir-Çiğli ve Şanlıurfa-Karaköprü’de imar planı değişiklikleri yapıldığının yayımlanmasının ardından, karara tepkiler gelmeye başladı. Mimarlar Odası Bodrum Temsilciliği Başkanı Cevat Kalfa, ÖYK’nin aldığı kararların bir tek bununla kalmadığını belirtip, şunları söyledi:

“Aslında 11’inci ayda başladı Bodrum‘la ilgili kararlar alınmaya. Bu alanların bir kısmı planlı, bir kısmı plansız alınan kararlar, tamamen satışa ve ranta dayalı bir karar. Bu alanlarda Özelleştirme Yüksek Kurulu‘nun almış olduğu kararla planlama yetkisini Özelleştirme İdaresi alıyor. Ankara‘da planlayıp, buraya onaya gönderiliyordu. Daha önce yapılan işlemlerde belediyelerin görüşü alınıyordu; acaba bunda alınacak mı? Bu soru işareti. Özelleştirilecek alanların bazıları imarlı alanlar bazıları da plansız alanlar. Plansız bir alanı da satışa çıkarmaya çalışıyorlar. Buralarda plan tadilatı yapılacak. 2020-2022 yılına kadar planlamayı bitirip, satışa sunacaklar.”

Kalfa, “Bu alanlar tamamen ranta dayalı belli kadroları imarları açarak yoğun imar getirecek. Konut imarlı olarak çıktığı için konut bölgesinde turizme pek bir katkı sağladığını söyleyemeyiz. Bodrum Yarımadası’na artı bir nüfus artış ilavesi daha getirecek. Biz şu anki kararın imarları daha düzgün, rantı daha derli toplu olabilecek bir hale getircek diye beklerken her gün yeni bir imar kargaşası, yeni bir artı imar getiriyor. Bakanlık bu şekilde Bodrum Yarımadası’na bir yük daha getiriyor. Tüm bunlar altyapı tamamlanmadan yapılıyor. Bunlar yapılırken Bodrum Yarımadası’nın altyapısında düşünmek gerekiyor” dedi.

‘ÖNCELİKLE ALTYAPI YATIRIMLARINA İHTİYACIMIZ VAR’

Deniz Ticaret Odası Bodrum Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Arif Yılmaz da ‘imar planları’ denildiğinde tüylerinin diken diken olduğunu belirtip, şöyle konuştu:

“Çünkü bugüne kadar buranın yerel halkının ihtiyaçlarına yönelik düzgün bir imar planı yapılması hiçbir zaman başarılamadı. Denizci olarak, denizden bakan bir gözle yapılaşmanın neler getirdiğini çok güzel gözlemleyebiliriz. Çok kötü bir görüntü ile karşı karşıyayız. Zaten yapılaşmada çok ciddi sıkıntılar var. Hal böyleyken biz kendi vatandaşımızın tapulu arazilerindeki düzenlemeleri doğru düzgün yapamamışken, bir de devletin elindeki arazilerin çeşitli imar düzenlemeleri ile yapılaşmaya açılması bize yapılabilecek, turizme yapılabilecek en büyük kötülüklerden bir tanesi. Bizim artık o tarz şeylere değil, altyapı yatırımlarına ihtiyacımız var. Bodrum olarak, Muğla bölgesi olarak turizmde üçüncü büyük bölge olmamıza rağmen gerekli altyapıyı yardımlarını göremiyoruz, hala katı atık sorununu çözemedik. Sıvı atıkta şikayetlerimiz var. Dolayısıyla bu tarz özelleştirmeler değil, eğer devlet bir şey yapacaksa bizim altyapımıza destek versin; tek beklentimiz bu.”

‘PEK ÇOK DEĞERİMİZİ SATTIK’

Bodrum Kent Konseyi Başkanı Mustafa Demiröz de kararı eleştirdi. Demiröz, şöyle dedi:

Bodrum gibi değerin çok yüksek olduğu alanlarda Özelleştirme İdaresi‘nin birtakım alanları özelleştireceği ve imara açacağı yönünde haberler çıktı. Bugüne kadar yapılan imar uygulamalarında baktığımızda ne kazandığımız da ne kaybettiğimiz de çok net, açık. Bütün doğal alanlarımızı, koylarımızı, hayallerimizi betona boğduk. Hesapsızca hiç düşünülmeden sürekli üst yapıya yapılan yatırımlardan dolayı altyapıda büyük sıkıntılar baş gösterdi. Kanalizasyonlarımız sorun, çöplerimiz sorun, yollarımız sorun, yaşam alanlarımız sorun. İmara açarak bütün bunları gözetmeden imara açmak demek. Bütün bu sorunlara ilave yük getirmesi demek, artık bunların farkına vararak imaları açmaktan, üst yapı yatırımı yapmaktan ziyade, öncelikle bunların durdurulup, altyapıların günün şartlarına uygun hale getirilmesi gerekiyor. Yoksa ne turizmde ne de normal yaşantımızda daha kötüye gitmekten başka bir sonuç olmayacak. Hangi gerekçeyle bu alanlar özelleştirilecek, imara açılacak konut eksikliği mi var, turizmde tesis eksikliğimiz mi var? Bunlara baktığımızda hiçbirinin olmadığını görüyoruz. O zaman insanın aklına şu geliyor: Ranta yönelik bir uygulama gibi görülüyor. Yani milletimize, milli varlığımıza ait pek çok değerlerimizi bugüne kadar hep sattık.”

Paylaş