Anasayfa » Çevre » “CANLILARIN ÜREME ALANLARI İMARA AÇILMASIN, BETONLAŞMASIN”

“CANLILARIN ÜREME ALANLARI İMARA AÇILMASIN, BETONLAŞMASIN”

Bodrum’da, Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD) tarafından düzenlenen panelde “Korunan Alanlarımızın Geleceği ve Deniz-Kıyı Biyolojik Zenginliklerimiz” konuşuldu. Panele, doğa ve çevre ile ilgili derneklerin yanı sıra sivil toplum örgütleri de ilgi gösterdi.

SAD tarafından Bodrum Ticaret Odası Konferans Salonu’nda, “Korunan Alanlarımızın Geleceği ve Deniz-Kıyı Biyolojik Zenginliklerimiz” konulu panel düzenlendi. Panele konuşmacı olarak katılan SAD Kurucu Üyelerinden, Akdeniz Foku Araştırma Grubu (AFAG) Koordinatörü Cem Orkun Kıraç “Korunan Alanlar Mevzuatı ve Yeni SİT Düzenlemeleri”, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Kıyı Alanları Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Tuncay Kuleli ise “Bodrum Yarımadası ve Gökova Körfezi Uygulama Örnekleri” ile ilgili sunum yaptı. Bodrum Yarımadasının sahip olduğu biyolojik zenginlikleri, Doğa Derneği Koruma Programı Koordinatörü Levent Erkol de SAD’ın en önemli projelerinden biri olan Önemli Doğa Alanları (ÖDA) çalışmalarını tehlike altındaki flora ve faunadan örnekler vererek açıkladı. Panele Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), üyeleri yoğun ilgi gösterdi.

“KORUMA KULLANMA DENGESİ İLE İLGİLİ SORUNLARIMIZ VAR”

SAD Kurucu Üyelerinden, Cem Orkun Kıraç, nesli tükenme tehditi altında olan canlının yaşamını sürdürülebilmesi için kıyı korumanın şart olduğunu, bu bilinci Bodrum’da da oluşturmak adına bu etkinliği düzenlediklerini belirtti. Kıraç, nesli tükenen canlının yok olmasına en büyük etkeni üreme alanlarındaki yapılaşmanın sağladığını belirterek, “Nesli tükenen canlıların korunması için, üreme alanları, imara açılmasın, betonlaşması yol açılmasın. Bu alanların insanların kullanımına açık olması, yani insanların yüzmesi açısından bir sorun yok. Örneğin bir fok ya da su samuru bundan korkmaz. Ama üreme alanlarının imara açılması bu hayvanların bu alanlardan uzaklaşmasına neden olur. Son yapılan ve koruma kullanma dengesi denilen planlamayla ilgili bu yüzden sorunlamız var. Kime göre kullanma, neye göre kullanma dengesidir. Koruma mı, kullanmamı ağır basacak. Arazinin, kayalıkların yenilenme özelliği yok” dedi.

“BİRÇOK TÜR DAHA VARLIĞI BİLİNMEDEN YOK OLUYOR”

Doğa Derneği Koruma Programı Koordinatörü Levent Erkol da “Dünyada birçok tür daha varlığı bilinmeden yok oluyor. Bu türleri doğru zamanda, doğru yerde ve doğru ekipmanlarla gözlemlemek gerekiyor. Bir kuş türünün göç ettiği zaman da yapılan uygulama, o türün orada yaşamadığı anlamına gelmez. Tahrip edilen alanlarda yok edildiğinde Türkiye’de yetişen kritik canlı türlerinin yol olmasına neden oluyor. Bu nedenle alanlar ilgili uzun süreli gözlemleme, inceleme yapmadan, türlerle ilgili bilgi sahibi olamayız ve hangi türlerin koruma altına alınacağını bilemeyiz” dedi. Erkol, Muğla’daki SİT alanlarının, kelebek türü olan halikarnas esmerini, bir gelincik türü kuçunava, Datça hurması, kuş türleri ada doğanı, ada martısı, tavşancıl, Akdeniz foku, karakulak, yaban kedisi, boz ayı türlerini koruduğunu belirtti. Prof. Dr. Tuncay Kuleli ise imara açılan alanlarla ilgili, yaptığı araştırmalarda edindiği Bodrum Yarımadası ve Gökova Körfezi Uygulama Örneklerini katılımcılarla paylaştı. Ayrıca Kuleli, Türkiye’nin 50 yıl içinde turizm cazibesini yetireceğini ve iklim değişikliğine karşı ekolojik yapısını koruması gerektiğini belirtti. Panel, katılımcıların sorularının cevaplanmasıyla sona erdi,Kaynak: DHA

Paylaş